Barrett Özofagus nedir?
Barrett özofagus kısaca yemek borusunun alt kısmındaki hücresel değişimi ifade eder. Yemek borusunun en iç tabakası normalde squamoz epitel ile döşelidir. Bazı durumlarda bu hücrelerin yerini metaplastik kolumnar epitel hücreleri alır. Barrett özefagus en sık gastroözofageal reflüsü olan hastalarda ortaya çıkar. Reflü tanısı konulmuş hastaların % 10-15’inde normal insanların da % 1-2’sinde Barret özofagus gelişme riski vardır.
Barrett özofagusun önemi özofagus alt kısmında adenokarsinom gelişimine öncülük etmesidir. Bunu belirleyen en önemli faktörde displazinin derecesidir. Displastik olmayan hastalarda kanser gelişme oranı daha düşük iken yüksek dereceli ya da ağır displazisi olan hastalarda kanser gelişme riski daha yüksek oranlarda olmaktadır. Barrett li hastalarda yıllık kanser gelişme oranı %0.1 – 3 arasında olduğu hesaplanmıştır. Bu da bu hastalarda kanser gelişme riskinin normal insanlara göre 30 kat arttığı anlamına gelmektedir.
Barrett özofagusu için riisk faktörleri nelerdir?
Amerikan Gastroenteroloji Kolleji (ACG) Barrett Özofagusu ilgili epidemiyolojik bilgiler şu şekildedir
1-Barrett özofagus için bilinen risk faktörleri nelerdir?.
- Kronik (beş yıldan uzun süren) Gastroözofageal reflü hastalığı olması
- İleri yaş (50 ve üzeri)
- Erkek cinsiyet
- Tütün kullanımı
- Şişmanlık
- Metabolik sendrom
- Beyaz ırk
2-Alkol tüketiminin Barrett özofagus için risk faktörü olmadığı, şarabın koruyucu özelliği olduğu bildirilmektedir.
3-Barret Özofagus tanısı konulan kişilerin birinci derece yakınlarında bu durum daha yaygındır.
Barrett özofaguslu hastalarda displazi ve özofagus kanseri gelişme riski nedir?
Barrett özofagusunda kanser gelişimi için bilinen risk faktörleri
- İleri yaş
- Barrett özofagus uzunluğunun artması
- Santral obezite
- Tütün kullanımı
- Nonsteroid antiinflamatuvar ilaç kullanılmamaması
- Proton pompası inhibitörlerinin (asit baskılayıcı ilaçlar) kullanılmaması
Barrett özofagusta displazinin derecesine bağlı olarak kanser gelişim riski nedir?
- Displastik olmayan hastalarda yıllık kansere ilerleme riski yılda ~% 0.2-0.5’tir.
- Düşük dereceli displazili (LGD) hastalar için yıllık kansere ilerleme riski % ~ 0,7’dir
- Yüksek dereceli displazili (HGD) hastalar için, yıllık kansere ilerleme riski yılda ~% 7’dir.
- Barrett özofagus tanısı konan hastaların çoğunluğu (>% 90) özofagus kanseri dışındaki nedenlerden dolayı ölmektedir.
Takip (ASGE protokolü)
Displazi yok:
İlk yıl ardışık iki biyopsili değerlendirmede displazi yoksa her üç yılda bir değerlendirme
Displazi belirsiz ise :
Gastroözofageal reflüden kaynaklanan akut inflamasyon varsa 8 haftalık asit supresyonu sonrası biyopsi tekrarı
Düşük dereceli displazi (LGD):
Altı ay sonra diisplazi alanından biyopsi alınır, displazi devam ediyorsa 12 ay aralıklarla takip
Yüksek dereceli displazi (HGD):
Patolog tarafından tanı doğrulandığında cerrahi ya da endoskopik tedavi yöntemlerinden biri seçilir. Tedavi sonrası ilk yıl içinde 3 ayda bir özofagus boyunca 1 cm aralıklarla biyopsi alınarak kanser dışlandıktan sonraki 1 yıl içindeki ardışık iki endoskopik biyopside displastik değişikliklerin olmadığı gösterilirse takip aralığı daha da uzatılır.
Tedavi seçenekleri
Endoskopik tedavi:
Farklı yöntemler kullanılarak mevcut metaplastik-displastik dokuyu ortadan kaldırmayı hedefler.
Teknikler : Endoskopik tedavi şekilleri endoskopik mukozal rezeksiyon (EMR) ve endoskopik submukozal diseksiyon (ESD) gibi endoskopik uzaklaştırma teknikleri ya da endoskopik ablasyon tedavi argon plasma koagülasyon, lazer ablasyon, fotodinamik tedavi, radyo-frekans ablasyon ve kriyoterapi gibi tekniklerle yapılmaktadır.
Cerrahi tedavi:
Barrett özofagusunun gelişiminde en önemli neden gastroözofageal reflü olduğundan amaç reflünün engellenmesidir. Antireflü cerrahi girişimlerle gastroözofageal reflü önlenirse kansere dönüşüm mekanizmaları da önlenmiş olur. Uygun hastalara uygun tedavi yöntemleri uygulanır
Sonuç:
Barrett özofagus kanserin ilk basamağı olabilir. Kronik reflüsü olan 50 yaş üzeri,obez, sigara kullanan erkekler yüksek riske sahiptirler. Gastroözofageal reflünün ilaçlarla ya da ameliyat ile önlenmesi hastalığın ortaya çıkmasını engeller, oluşmuş olan hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir.






